3 Temmuz 2011 Pazar

İzmir'den Ayrı Kalmayanlar Hasretin Ne Demek Olduğunu Bilmezler...


Körfez temizlenmeden önce 3-4 arkadaşımla dersaneden dönerken leş gibi körfez kokusunu burnumuza mecburen çekerek evimize dönerdik. O zamanlar hasret değildim İzmir'e. Özlemlerimin Gebze'de şaha kalkacağını bilsem o zamanlar bu kokuyu soluya soluya bir kalırdım sanırım.
İzmir'e ilk gelen kendi memleketini anlatmakla bitiremez. Yok işte memleketimin havası, suyu, yağı, eti... derken zaman geçer, arkadaş İzmir'e alışır kendi memleketini ağzına almaz olur. Hele de iç ya da doğu anadoludan gelmişse kış mevsimine hayran kalır İzmirim'in. Bize göre kış çoktan gelmiştir, ama arkadaş hala mantosunu sıkı sıkı giyinip, atkı üstüne atkı takmayı bekler. Ayh ben gülerimm :)) Seviyorum böyle arkadaşlarımı. İklimi gibi ılımandır İzmir insanı. Sarar, sarmalar, yüreği sıcacık içine alıverir.
İzmir'de geçen günlerim oldukça sıradan da olsa ailemin ve arkadaşlarımın yanında olmak müthiş haz veriyor bana. Sıradanlığın nedeni de sanırım okul yeni bitti ya böyle bir alışma, geçiş dönemi olduğundan. Gelecek aksiyonlu günleri hasretle kucaklıyorum.
Henüz İzmir'deki hiç bir arkadaşımla görüşmedim. Evimin ve ailemin tadını çıkarmakla meşgulüm. Hem de öyle meşgulüm ki kimseler dışarıya çıkaramıyor beni. Telefon üstüne telefon gelse de sallamamakla meşgulüm. 1 hafta böyle olmak istiyorum. Annem benden bıkıp "Çık dışarı da iki insan yüzü gör!" diyene kadar. :) Sonra da bir çıkacağım eve girmeyeceğim. Bu yaz ayar tutturmayacağım :D Cılkını çıkartacağım :) Yaşasın İzmir! Yaşasın tatil! Standart günler için ben de yaşamalıyım tabi. Gelecek günlerde görüşmek üzere...

Hiç yorum yok: