Eskiden geceleri uyuyamadığımda yalnız olduğumu düşündüğüm zamanlar vardı. Sabahları uyandığımda yataktan ters kalksam da kalkmasamda hiç birşeyin değişmediği sebepsiz moral bozukluğu ile geçen günlerim vardı.
Eskiden yanımdan geçen delikanlının parfüm kokusunu duyumsayarak özlemle andığım adamlar, çalan bir şarkıda mazisini unutamadığım anlarım vardı.
Eskiden sıcacık olan evimin duvarlarını buz gibi hissettiğim, sırf bu yüzden sabah kahvaltılarını, öğle ve akşam yemeklerini sevemediğim günlerim vardı.
Eskiden bir yumruk büyüklüğünde olup bin yumruk yemişcesine sızlayan kalbim, içimi acıtan bin bir sözle paramparça, yitik hayallerim vardı.
Eskiden psikopatı, yalancısı, yapışkanı, şerefsizi, hissizi, adisi ... vb hep beni bulur dediğim anlarım vardı.
Eskiden monoton, renksiz, durağan, sevinçsiz, sevgisiz geçen haftalarım vardı. Bir duble rakı, Zeki MÜREN ve kokulu mumlarımla kendime terapi yaptığım zamanlarım vardı.
Zamanın insan üzerinde törpü görevi gördüğüne inandığım; ancak benim üzerimde bir işe yaramıyor diye düşündüğüm zamanlarım vardı.
Eskiden tüm bunlar geçmez dediğim zamanlarım vardı; fakat geçti. Tekrardan gelecek; kötü şeyler olur, kötü şeyler yaşanır, çünkü bu bir kısır döngü. Şimdi biliyorum ki herşey olur, herşey büyür, herşey geçer... İyi ya da kötü... Elimde kalan sadece hayat, hayatım... Çok kahkaha hatırlıyorum, çok mutluluk hatırlıyorum tüm bunları hatırlamam yetiyor bana. Zaman alıp götürse de aldıklarının yerine yenilerini bırakmasını çok iyi biliyor. Senin görevin bunun farkına varmak. Bu kadar basit. :)
İşte bu yüzden keyifle gülümsüyorum.
Gülümsemeyle kal Güncem.
(✿◠‿◠)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder